Yazı ve Fotoğraflar : Uğur ÇELİKKOL
e-mail: ugurcelikkol@karagoztravel.com
Web: www.karagoztravel.com
Karadeniz kıyısında bir doğa harikası “KIYIKÖY”
Antik çağlardan bu yana yerleşim merkezi olan Kıyıköy, Trakya'nın Karadeniz sahilinde, Kırklareli'nin bir ilçesi. Yöre, Trakya’da, İstanbul'a 164 km. uzaklıkta huzurlu ve bakir doğasını korumuş bir tatil merkezi. Kıyıköy'de doğaya ve tarihe yolculuk yaparak farklı bir haftasonu geçirebilirsiniz.
Bir sabah erken uyanarak hem Trakya havası solumak hem de Karadeniz’in serin sularına kavuşmak için bir balıkçı köyüne gitmeye ne dersiniz? Cevabınız evet ise, bir söylentiye göre Bizans İmparatoru Neron’un sayfiye köyüne o zamanki adıyla Salmydessos’a yani Kıyıköy’e gidiyoruz.
Evet evet bu bildiğiniz Neron, Roma’yı yakmasıyla ünlü İmparator Neron, Trakya Valisi olduğu yıllarda o zamanki adıyla Salmydessos’a sayfiyeye gelirmiş. Köyün girişindeki kapı o çağlardan kalma Bizans eseridir. Köy çevresinde dimdik ayakta duran sur kalıntılarına rastlamak mümkün. Daha sonraki yüzyıllarda Midye adını alan köye balıkçılıkla geçinen Rumlar yerleşmiş. 1912’ye kadar bir Rum köyü olan Kıyıköy’ün Midye adını, midye ile kaplı sahillerinden dolayı aldığı söyleniyor. Kurtuluş Savaşı’nın ardından Rumlar, köyü terk ederken onların yerine Selanik Türkleri yerleşmiş. Rumlar gibi onlar da geçimlerini balıkçılıkla sağlamayı sürdürmüşler. Köyde şu anda Selanik göçmeni Türkler yaşamakta.
Her iki yanından akarak denize ulaşan "Pabuç" ve "Kazan" adlı derelerin arasında yarımada gibi uzanan yüksek bir tepede yer alan Kıyıköy, çarpıcı coğrafyasıyla ilgi çekiyor. Karadeniz'in hırçın dalgalarıyla oyulan kıyı kayaların kimisi anıt kaya olarak, kimi de derin mağaralar olarak göze çarpıyor.
Aya Nikola Manastırı
Bu mağaralardan biri Kıyıköy’ün turistik çekicilerinden “Aya Nikola Manastırı”. Kayaların oyulmasıyla oluşturulmuş Manastırın 6.yüzyılda (M.S.527-565) Jüstinyen döneminde yapıldığı ve kaya manastırlarına en iyi örneklerden biri olduğu söyleniyor. Manastırın dış kısmında bulunan ahşap bölüm yıkılmış, zemin katın kilise daha aşağıda bulunan bodrum katın ise ayazma olduğu biliniyor.Ayrıca keşişlere ait odalar bulunan manastırdan günümüzde geriye sadece kayaya oyulmuş kısımlar duruyor. Taş sütunlar erimiş, içeride belli belirsiz mezar kalıntıları var.
Kıyıköy'e, İstanbul-Edirne (TEM) otoyolunu izleyerek Çerkezköy ayrımından Saraya sapıp virajlı ama güzel manzaralı yolu izleyerek gidilir. .
Bizans’tan kalma surlarla çevrili köy, Karadeniz’e hakim bir tepenin üzende kurulu. Köye girip kırmızı çatılı evlerin arasından geçitken sonra denizin kokusu buram buram burnumuza geliyor. Tepedeki köyün sonuna geldiğimizde ayaklarımızın altında adeta Karadeniz tüm haşmeti ile uzanıyor. Günübirlik gelmişseniz önce Karadeniz’e nazır manzarada kahvaltı sonra cevre gezisi akşam ise balık yiyerek keyfinizi tamamlayabilirsiniz. Ama daha uzun bir tatil ise amacınız Kıyıköy’de balığa, doğaya tarihe doyacaksınız demektir.
Çevrede gezmek isterseniz, köy girişinin solunda bulunan yoldan aşağıya inerek bol alabalığın bulunduğu Pabuçdere yolunu seçmelisiniz. Dere üzerindeki değirmene kadar yürüyüp, geri dönerseniz bu yürüyüş bir buçuk saatinizi alacak. Burası gözde alabalık yemek için ideal bir yer.
Kıyıköy’de Balık Ziyafeti
Teknelerin çokluğu köyün balıkçı köyü olduğunu hemen gösteriyor. Doğal bir limana sahip kıyıları ile balıkçılar için iyi bir sığınak... Köy Karadeniz'e bakan yüksek tepeler üzerine kurulmuş. Bu nedenle de en önemli geçim kaynağı balıkçılık ve ormancılık. İğneada açıklarından tutulan Karadeniz’in ünlü kalkan balığını sahildeki balık halinden almak mümkün. Balığı Kıyıköy’de yemek isteyenler kalkan, tekir, lüfer, karagöz gibi çeşitler arasından, tabii mevsimine göre, seçim yapabilirler. Midye ve pavurya sevenler için ise Kıyıköy tam bir cennet. Nehirde kefal de tutuluyor ama dibe yakın yaşayan bu balığın etinde toprak kokusu oluyor. Bahar aylarında doğanın binbir renge büründüğü bu şirin yörede şehir gürültüsü, trafik ve kalabalık, kirli havadan uzaklaşıp biraz olsun "arınmak" mümkün.
Sabah kahvaltısında Karadeniz’in nefis kokusuna karışan çay kokusu, akşam olunca yerini balık&rakı kokusuna bırakıyor. Tarihi, doğayı ve balığı ister günübirlik ister daha uzun bir tatilde doyasıya yaşamak isterseniz er ya da geç yolunuz Kıyıköy’e düşecek demektir.